
İSLAMİYET VE TÜRKLER
İslâmiyet'in kabûlü Türkler'e yeni bir ruh ve kuvvet vermiÅŸ, Asya steplerinden Avrupa içlerine kadar uzanan büyük ve uzun ömürlü imparatorlukların yaÅŸamasında baÅŸlıca sebeplerden birisi olmuÅŸtur. Bundan daha önemlisi, İslâmiyet'in ortaya koyduÄŸu prensiplerin millî bünyelerine uyması sebebiyle Türkler varlıklarını koruyabilmiÅŸlerdir. İslâm dinîni kabûl etmiÅŸ olan Türk boylarından hiç birisi, millî varlıklarını kaybetmemiÅŸlerdir. Bu bakımdan Türkler'in İslâm dinîne toptan giriÅŸleri, diÄŸer din ve medeniyetlere intisablarından farklı olarak doÄŸurduÄŸu büyük ve müsbet neticeler itibarıyla yalnız Türk ve İslâm tarihinin bir dönüm noktasını teÅŸkil etmekle kalmaz, dünya tarihinin de en büyük hadiselerinden biri sayılacak bir ehemmiyet taşır.
Türkler, İslâmiyetle daha ilk fetihler sırasında temasa geçmelerine raÄŸmen ancak üç asır kadar sonra X. Asrın ortalarında büyük kitleler halinde bu dinî kabûl etmiÅŸler ve kısa zaman sonra İslâm dinî Türkler'in millî dinî haline gelmiÅŸtir. Bu üç asırlık uzun tarihi devrenin ilk yarısında Türkler ile Müslümanlar arasında çetin mücadeleler cereyan etmiÅŸ ve bu sebeple İslamiyet Türkler arasında yayılma imkânı bulamamıştır. Abbasî hanedanının iktidara gelmesiyle İslâm devleti bünyesinde meydana gelen deÄŸiÅŸiklikler sebebiyle mücadeleler hemen hemen sona ermiÅŸ ve Türkler İslâm devleti hizmetine girerek faaliyet göstermeye baÅŸlamışlardır.